Pages

16 Şubat 2010 Salı

İLÇENİN ADININ KAYNAĞI NEREDEN GELMEKTEDİR.


Eflani,ilk ve ortaçağlarda Amasra kolonisinin İç Anadolu ile bağlantısını sağlayan yol üzerinde bir savunma şatosu olarak yapılmıştır. Bu şatonun Bithynia Hükümdarı Nikomedes'in oğlu Pylomes tarafından kurulduğu ve O'nun adını taşıdığı,Eflani adının bundan geldiği tahmin olunmaktadır.


CUMHURİYET DEVRİNE KADAR EFLANİ'NİN TARİHİ

Kaynaklar incelendiğinde Eflani'nin tarihi hakkında çok eskilere varan bilgilere rastlanılmamaktadır. Bu topraklar üzerinde kimlerin yaşadığını hangi medeniyetlere sahne olduğunu da kesin olarak bilmiyoruz.

Ancak, 1084'de Kastamonu ve Sinop bölgesini fetheden Kara Tigin Bey'in bir süre buraya da hakim olduğu kabul olunabilir. Bu arada Bizanslıların hakimiyetine geçmişse de 1213 yılında tekrar Türk hakimiyetine girmiştir. Anadolu Selçukluları Sultanlarından,Sultan Mesut zamanında bölgede çıkan karışıklıklarda görevlendirilen Selçuklu Komutanının karşı tarafın safına geçmesi üzerine Sultan Mesut Kastamonu bölgesini Komutanlarından Şemsettin Yaman Candar 'a bağışlamıştır. Ancak,Muzafereddinin savaş meydanında öldürülmesine rağmen Mahmut'un Kastamonu kalesini Candar Bey'e teslim etmemesi karşısında Şemsettin Yaman Candar bölgenin en müstahkem şatolarından biri olan Eflani'de yerleşti.(1292) Bu olay sononda Eflani Candaroğulları Beyliğinin ilk merkezi olmuş bulunuyordu. (1309) Kastamonu'nun Süleyman Paşa tarafından alınmasından ve beylik merkezinin buraya nakledilmesinden sonra da Eflani bu beyliğin önemli kalelerinden biri olarak vasfını kaybetmemiştir. Candaroğullarından KötürümBeyazıt'ın oğlu 11. Süleyman Bey,Murad-ı Hüdavendigar'ın yardımı ile iktidara yükselince bu yardımına karşılık Eflani kalesini ve çevresini onlara armağan etmek zorunda kaldı. 1402'de Ankara bozgunundan sonra dahi her iki beylik arasındaki sınır Eflani kalesinden geçmekteydi. Bu tarihlerde Eflani bir yandan Amasra'da ki Cenevizlilere bir yandan da Candaroğullarına karşı bir savunma noktası olarak ayrı bir değer taşımaktaydı.Fatih Sultan Mehmet Ceneviz problemini halletmek üzere 1469'da harekete geçince Amasra üzerine yürüyen Türk birlikleri Eflani' de toplandı. Deniz yoluyla Amasra önüne gelen Murat Paşa bu limanı savaşsız teslim alınca Eflani'de ki birliklerden ayrılan garnizon Amasra'ya gönderildi.Kastamonu'nun bir sancak haline getirilerek Anadolu Beylerbeyliğine katılması üzerine Eflani kalesinin artık stratejik bir fonksiyonu kalmadı. Bu arada Eflani'nin askeri değerini kaybettiğini ve sadece çevre köyleri için bir Pazar yeri olarak basit bir ekonomik değer taşımakta ve bundan sonra kaynaklarda Eflani'den "Pazar" adıyla bahsolunmaktadır. Kanuni devrinde Eflani 80 akçelik küçük bir kadılık olarak teşkilatlandırılmış ve Kastamonu Sancak Beyliğine bağlanmıştır.Tanzimattan sonra kurulan yeni vilayet teştkilatında isi 35 parça köyü ile Kastamonu Vilayetinin Safranbolu ilçesine bağlı bir bucak olmuştur. Cumhuriyetin ilanından önce Eflani Safranbolu ilçesine bağlı olup, Safranbolu ise Kastamonu İline bağlı bir ilçe durumunda idi.


CUMHURİYET DEVRİNDEN BUGÜNE KADAR EFLANİ'NİN TARİHİ

Cumhuriyet yönetimine geçildiğinde Eflani Safranbolu ilçesine bağlı ve 35 köyü bulunan bir bucak merkezi idi. Bu dönemde Safranbolu' da Kastamonu İline bağlı idi. Bu durum 1927 yılına kadar devam etti.1927 yılında Safranbolu'nun Zonguldak İline bağlanması ile Eflani'de bucak özelliğini koruyarak Zonguldak İli sınırları içine alınmış oldu.

1953 yılında çıkartılan 6608 sayılı Kanunla Eflani ilçe merkezi oldu. 1995 yılında Karabük'ün de İl olması nedeniyle Eflani bugün Karabük İline bağlı 54 kövü ve 5 mahallesi ile küçük bir ilçe konumundadır.İlçe merkezinde belediye teşkilatı 1 Eylül 1953 tarihinde kurulmuştur.

İLÇENİN TARİHİ YÖNDEN İLGİ ÇEKEN YÖRELERİ

Eflani ilk ve ortaçağlarda Amasra kolonisinin İç Anadolu ile bağlantısını sağlamak amacıyla bir savunma şatosu olarak kurulmuştur. Bu tarihi başlangıçtan konuyu ele aldığımızda Eflani'nin ilk çağlardan bu yana çok önemli bir merkez olduğunu görebiliriz. Şemsettin Yaman Candar, bölgenin en müstahkem şatolarından biri olan Eflani'yi 1292 yılında Candaroğulları Beyliğinin merkezi yapmıştır. Konuyu özetlersek,Eflani; Bizans,Cenevizliler,Selçuklular ve Osmanlı medeniyetlerine beşiklik etmiş tarihi bir beldedir.Bu geniş zaman içinde ilçenin çeşitli yörelerinde bir çok tarihi yapıtlar meydana getirilmiş bu tarihi yapıtlardan bugüne pek azı kalmıştır. Bunlar da tarihi özelliklerini kaybetmek üzeredir. İlçe merkezindeki tarihi yapıtlardan Taşhan , Evliyahanı ve Refikdayıoğulları Oteli ile Tabaklar Köprüsü kısmen özelliklerini muhafaza etmektedirler. Ayrıca Gelicek ve Karacapınar köylerindeki bir çok ev tesbit edilerek koruma altına alınmıştır.Bunlara ilaveten hemen her köyde tarihi izler taşıyan benzeri eserler mevcuttur.Tarihi eserler arasında bugün kalıntılarına rastladığımız su yolları,manastır yıkıntıları,kaya mezarları,tümülüsler ve höyükler ile mağaralar mevcuttur. Ancak, bu tarihi eserlere ulaşmak için gerekli altyapı henüz oluşturulmamıştır. Bu nedenle bu tarihi eserleri görmek için turlar düzenlemek mümkün olmamaktadır.



Eflani 1953 yılında ilçe olmuş, 1995 yılına kadar Zonguldak'a bağlı kalmıştır. İlçenin Karabük iline uzaklığı 47 km dir. Yüksek dağlar ve vadiler arasında yer alan Eflani'min 5 mahallesi 54 köyü vardır. Yüzölçümü 536 km karedir Denizden yüksekliği 930 metre dir. Toplam nufusu 12.000 dir Şehir merkezinde 3885 kişi yaşamakta olup nufusun kalan kısmı köylerde yaşamaktadır. İlçenin en önemli yükseltisi Tepedağ (1043m.) dır.
KÖYÜNADI - NÜFUS- YÜZÖLÇÜMÜ


1-ABAKOLU -284- 19 KM2
2-ACIAĞAÇ- 62 -13 KM2
3-ADAY -112 -10 KM2
4-AFŞAR- 145 -12 KM2
5-AKÇAKESE -180 -15 KM2
6-AKÖREN- 85 -9 KM2
7-ALAÇAT -89 -12KM2
8-ALPAGUT -172- 12 KM2
9-BAĞLICA- 192 -16 KM2
10-BAKIRCILAR -222- 23 KM2
11-BAŞİĞDİR- 68- 8 KM2
12-BEDİL -157- 8 KM2
13-BOSTANCI -195- 12 KM2
14-BOSTANCILAR -167 -9 KM2
15-ÇAL -150- 11 KM2
16-ÇAMYURT- 87- 9 KM2
17-ÇAVUŞLU -262 -13 KM2
18-ÇEMÇİ -149- 10KM2
19-ÇENGELLER- 183- 9 KM2
20-ÇÖREKLİ- 64- 10 KM2
21-ÇUKURGELİK -117 -11 KM2
22-ÇUKURÖREN- 218- 9 KM2
23-EMİRLER- 150- 8 KM2
24-ESENCİK -205- 13 KM2
25-GELİCEK -108- 11 KM2
26-GÖLLER -212- 8 KM2
27-GÖKGÖZ -310- 11 KM2
28-GÜNGÖREN- 167- 13 KM2
29-GÜNLÜCE -160- 8 KM2
30-HACIŞABAN- 69- 9KM2
31-HALKEVLİ -236- 12 KM2
32-KARACAPINAR -176- 12 KM2
33-KARATAŞ -118 - 13 KM2
34-KARLI - 206- 11 KM2
35-KAVAK -85- 10 KM2
36-KIRAN- 96 -7 KM2
37-KOCACIK- 165- 8 KM2
38-KOLTUCAK -122- 14 KM2
39-KUTLUÖREN- 191- 13 KM2
40-MÜFTÜLER -97- 8 KM2
41-MÜLAYİM -148- 8 KM2
42-OSMANLAR- 248- 9 KM2
43-OVAÇALIŞ -129 -12 KM2
44-OVAŞEYHLER -215 -15 KM2
45-PAŞABEY -112 -9 KM2
46-PINARÖZÜ -92- 8 KM2
47-SARAYCIK -113 -10 KM2
48-SAÇAK- 122- 9 KM2
49-SEFERLER -165- 11 KM2
50-SOĞUCAK- 207 -12 KM2
51-ULUGEÇİT- 128 -9 KM2
52-YAĞLICA- 217 -10 KM2
53-ŞENYURT -79 -8 KM2
54-DEMİRLİ 253 13 KM2

TOPLAM NÜFUS :
ŞEHİR MERKEZİ : 3885
KÖY TOPLAM : 8351
GENEL TOPLAM : 1223

8 Şubat 2010 Pazartesi

GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ

DÜĞÜNLER:İlçemizde düğünlerin geleneksel özellikleri vardır. Fakat gerek teknolojinin gelişimi gerekse ekonomik gelişmeler bazı gelenekleri değiştirmiştir. Eskiden düğünler sekiz gün sürerdi. Düğünler genelde içkili ve davul-zurna eşliğinde yapılırdı. Cuma günü baklava bağlama dediğimiz tatlıları hazırlama işlemleri başlardı. Salı gün akşamı damat evinde köylü gecesi düzenlenirdi. Buradaki amaç ertesi gün çalışacak ve misafirlere hizmet edecek gençleri ağırlamaktır. Çarşamba günü sabahtan 11-14 arası kız tarafı ve yakın çevreleri erkek evine gelir ve ağırlanır.Saat 14'ten sonra ise danacı diye adlandırılan genç çevresi (gelinin erkek kardeşleri varsa öncülük eder.) düğün evine gelirler.Geç saatlere kadar, belki de sabahlara kadar eğlenilirdi.Çarşamba günü ikindi saatlerinde damada kına yakılır , aynı gün akşamı geline gelin evinde kına yakılır ve kadınlar kendi aralarında eğlenirler.Perşembe günü ise saat 11 civarında kız almaya gidilir.Gelin çıkması davul-zurnaeşliğinde saat14-15 civarlarında olur.Cuma günü ise duvak dediğimiz kadınların düğünü vardır.Öğle saatlerinde başlar ve Cuma namazından sonra damadın içeriye gelerek gelini dışarıya çıkarmasıyla duvak sona erer.Pazar günü ise damat-gelin yakın çevresini yanına alarak baba evini ziyarete gider. 3 gecelik dediğimiz bu olayda sofra kurulup yemeğe başlayasıya kadar damat kimseyle konuşmaz.Sofraya oturduğunda yemeğe hemenbaşlanmaz.Sofrada yemeğin üzerine kaşıklar çatılır ve beklenir.Gelinin babası damada bir hediye vaat eder. (bu genellikle tarla veya hayvan olur.)Bu hediyeden memnun kalınırsa yemeğe başlanır ve damadın dili çözülür. Daha eskilerden yani köylerde yol ve traktörolmadığı zamanlarda kızın çeyizlerinden oluşan başlık arabası öküz arabası idi.Öküzlerin koşulduğu boyunduruğun ortasına büyük bir çan bağlanır ve araba süslenirdi.Dünürşü dediğimiz damat tarafının kadınları ve erkekleri kendi aralarında at yarışları düzenlerlerdi.Gelin at ile getirilirdi.Atın özellikleri ve güzelliği çok önemliydi. Yolların yapılması , arabaların çoğalması ile bu gelenek kalkmıştır.Gerek ekonomik şartlar, gerekse içkinin etkisiyle bazı kişilerin taşkınlık yapması davullu düğünleri azaltmıştır.Yakın zamanda salon düğünleri yaygınlaşmaktadır.

CENAZE: Cenazenin arkasından her yerde olduğu gibi yas tutulmaktadır.Cenaze evinde yemek verilir.Devir dediğimiz ölmüş kimsenin anısına, yakınları tarafından fakirlere ve hayır kurumlarına kişinin maddi durumuna göre yardımda bulunulur.Ölümü takip eden Cuma namazı sonrası Camiye helva getirilerek cemaate dağıtılır.7ve 52 gün sonra cenazenin yakınları tarafından Mevlidî Şerif okutulur, dualar yapılır,ileriki tarihlerde de uygun zamanlarda hatim ve dualara devam edilir.

BEDDAM: Baharın müjdecisi olan 21 Mart günü yüksek bir tepeye çıkılarak büyük bir ateş yakılır ve ateşin etrafında toplanılarak eğlenilirdi.Daha önce pişirilmiş olan yumurtalar tokuşturularak yarışmalar düzenlenirdi.Yumurtası kırılan ,yumurtayı kıran kişiye kırık yumurtasını verirdi.Bu alışkanlıklar ilçemizde tamamen kalkmıştır.

HIDIRELLEZ: Mayıs günü türbelerde ateşler yakılır , yemekler pişer, adakları olanların getirdiği hayvanlar kesilir ve çevredekilere dağıtılır.Topluca namaz kılınır ve dualar okunur.



BAYRAMLAR VE ZIYRAT:Ramazan ve Kurban Bayramından 1 gün önce Zıyrat dediğimiz mezarlık ziyaretleri yapılır.Topluca namaz kılınarak geçmişlerin anısına dualar okunur.Bayram günü ise namazdan sonra yaşlılar öne geçmek suretiyle sıra olunur ve bayramlaşma yapılır.Bayramlaşmadan sonra topluca yaşlılar ve hastalar ziyaret edilir. Çocuklar ise bir araya toplanarak evleri dolaşır,bayramlaşarak şeker ve harçlık toplarlar.

SÜNNET DÜĞÜNLERİ:Çevremizde eskiden sünnetler işin ehli olmayan gezici kişiler tarafından yapılırdı. Son zamanlarda sünnet düğünleri yaygınlaşmaktadır.Sünnetten bir gün öncesi akşamı kadınlara yönelik kına gecesi düzenlenir ve oyunlar oynanır.Ertesi gün sünnetten önce konvoy oluşturularak sünnet olacak çocuklar gezdirilir.Sünnetten sonra ise kadınlar arası mevlit okutulur ve yemek verilir.
YÖRESEL YEMEKLERİMİZ:İlçemizde her türlü yemek yapılmaktadır. Geniş bir yemek kültürüne sahiptir.Özel günlerde yapılan ve davetlilere ikram edilen en ünlüleri hindi eti, bandırma, çökelek gözlemesi, mantar gözlemesi, et gözlemesi, pörüşke, lokum, mıklama, malak , zıyratlarda miyana helvası, özel günlerde yapılan aşure yemeklerini sayabiliriz.

AV VE YABAN HAYATI
İlçemiz ormanlarında çeşitli yaban hayvanları yaşamaktadır.En çok rastlananlar ve avlanan hayvanlar tavşan elik, tilki kurt , yaban domuzu , ayı, keklik , bıldırcın, yaban ördeği, yaban kazı, kara tavuk vb. hayvanlardır. Ayrıca Göletlerimiz balık avcılarının gözde mekanlarındandır. Göletlerde İsrail sazanı , aynalı sazan ve çay balığı gibi balık türleri bulunmakta ve avlanmaktadır.